7 Nisan 2012 Cumartesi

Matematik Nasıl Gelişmiştir ...


İki macar soylusu matematik yarışması yapmaya karar verirler. Yarışma kurallarına göre taraflar sırasıyla birer sayı söyleyecekler ve en yüksek sayıyı söyleyen yarışmayı kazanmış sayılacaktır. "Peki" der soylulardan biri "sen başla" . Öteki soylu uzunca bir beyinsel çalışmadan sonra ürününü ortaya koyar "üç !". Sıra birinci soyludadır.

Onbeş dakika kadar kendisinden ses çıkmaz. Ama yüz ifadesinden bütün benliği ile düşünmekte olduğu bellidir. Nihayet acı gerçeği teslim etmek zorunda kalır : "sen kazandın".

Şimdi çoğunuz bu yazıyı okuduktan sonra garip şeyler düşünebilirsiniz :). "Soylu moylu bir insan bu kadar da ebleh olamaz".Neden ? Çünkü aşağı yukarı 5000 yıldır insanoğlu(soylular dahil) üçten yukarı saymasını biliyor.

Bugün insanoğlu yalnızca sayı saymasını bilmiyor. Geometri, cebir biliyor. Sonsuz küçüklerle uğraşıyor ve türev alıyor, tümlev alıyor. Türevsel denklem çözüyor. Olasılık kuramıyla, çizge kuramıyla, topolojiyle uğraşıyor.

Matematik dediğimiz bu uçsuz bucaksız bilgi denizini nasıl yarattı insanoğlu ? Bir görüşe göre içinde bulunduğu toplumun "üstünde" yaşayan matematikçilerin eliyle. Buna göre matematikçiler etkinliklerini içinde yaşadıkları toplumdan bağımsız olarak sürdürürler. Ama doğal olarak ortaya konan ürün teknolojiyi etkilediği için matematik toplumsal değişmede etkidi olur. Matematikçiler bu etkinlikleri süresince kendilerine hoş gelen ya da uygun gördükleri kavramlar, soyut varlıkları - biraz da keyfi biçimde- yaratırlar ve bundan sonra herşey mekanik bir mantıksal kıyas yöntemiyle önermeler zinciri halinde büyür, gelişir. Matematikçinin bu somut gerçeklikten uzaklığı, doğal ki onun ortaya işe yarar bir ürün koymasına engel değildir. Hatta çoğu kez bu ürün çok çeşitli uygulama alanları bulur. Böylece matematikçi içinde bulunduğu toplumu etkiler, ama metametik salt matematikçinin ürünüdür. Böylece döner, dolaşır toplumun gelişmesindeki itici gücün toplumdaki deha sahibi bilge kişiler olduğu sonucuna varırız.

Bu görüş gerçekliğin üstünkörü bir biçimde yorumlanmasından kaynaklanır. Matematikçiyi toplumdan soyutlayıp fildişi kuleye hapseder ve matematiksel gelişmenin matematikçinin iradesiyle kendiliğinden olduğunu varsayar. Oysa matematikçi ile içinde yaşadığı toplum ayrılmaz bir bütün oluşturur. Bu bütünlüğü gördüğümüz zaman ancak, nasıl olupo da toplumun teknolojik gereksinimlerini karşılayabilmek için matematiğin yavaş yavaş ama emin adımlarla bugünkü durumuna geldiğini anlayabiliriz.

Matematik yaşamın nesnel koşulları, onun varlığını gerektirince dünyaya geldi. İlk matematikçi belkide sürüsündeki hayvanları saymaya çabalayan bir çobandı ?

Tarımla uğraşan toplumların en ilkeli bile mevsimlerle ilgili sayısal bilgiye gereksinim duyar. Bu ise takvim yapma ile ilgili sorunların çözümünü gerektirir. İlkel toplumların hemen hepsinin takvim tutma, dolayısıyla astronomiyle ilgilendiklerini biliyoruz.

Fenikeliler gibi tüccar gemici toplumların ekonomilerinin bir muhasebe sistemine, mirası bölüşme kurallarına, denizcilik sanatına, kısacası aritmetik,geometri, astronomiye olan gereksinimleri tartışma götürmez. Bu gelişme ticarete dayanan her uygarlıkta yer alır. Babil'de ve eski Mısır'da aritmetik ve gometrinin, Hindistan'da da cebirin başlaması işte bu gelişme sonucudur. Eski Mısır'da Nil taşkınlarından sonra toprak sınırlarının yeniden saptanması sorunu da geometrinin Mısır'a özgü itici öğelerinden biriydi.

Toplumsal yaşamın gerektirdiği matematiksel gelişme belli bir düzeye eriştikten sonra matematik artık yalnızca uzmanların anladıgığı bir meta haline geldi. Toplumun egemenlerinin bir araya getirdiği ve beslediği bu uzmanlar toplumda bir kast oluşturdular. "Gizli Şeyler"i elinde tutan bu insanlar tekellerindeki bu bilgi birikimi dolayısıyla toplumda büyük güç kazandılar.

Şimdi buraya "gizli şeyleri" ellerinde tutan bu insanları yazımın başında sözünü ettiğim "toplumun üstünde yaşayan matematikçi" kavramı ile karıştırmamak gerek. Tam tersine bu kişiler "gizli şeyleri" ile toplumun gereksinme duyduğu işlevleri yerine getirdikleri için güçlüydüler. Örneğin Mısır'da zamanı kahimler ölçerdi. Zaman gündüzleri güneşi, geceleri de yıldızları gözleyerek ölçülürdü. Nil taşkınlarının ne zaman olacağınıda belirlerdi kahinler. Gene "gizli şeyşerin" içinde dairenin, çokgenlerin alanlarının, basit bazı cisimlerin hacimlerinin nasıl bulunacağı da vardı.Örneğin üstü kesik bir pramitin hacmini bulabiliyordu kahinler.

4 Nisan 2012 Çarşamba

Eğitimde Yeni Yaklaşımlar...

Günümüz teknolojisinde, Eğitimin 4+4+4 = 12 yıl olarak zorunlu hale getirilmesi ile yapılan köklü değişikliklerin yanı sıra geçen yıllarda FATİH( “Fırsatları Araştırma, Teknolojiyi İyileştirme Hareketi” ) projesi ile bu değişime zemin hazırlayan eğitim sistemimiz özel sektörün MEB'e katkılarının dışınca bence sanal ortamda bütün bunların dışında daha hızlı ilerlemektedir.
Gerek meslek hayatına yeni atanan eğitimci arkadaşların, gerek henüz mezun olmamış bir çok öğretmen adayının sanal ortamda kendilerine bir yer edinip, çeşitli konularda eğitim içerikli yayınlar hazırlamaları, slayt ve sunum paylaşmaları, ortak zümrelerin ders notlarını, yazılı sorularını ve hatta konu anlatımlarını içeren görüntülü ders paylaşımlarının gün geçtikçe arttığını görmekteyiz. Böyle bir sanal öğrenme ortamının içerisinde Özel Dershaneler ve Eğitim kurumlarının güncel ve teknolojik yenilikler sunmaları gerekliliği kaçınılamaz hale gelmektedir. Nitekim sınav sisteminin rahatlatılarak, Özel Eğitim kurumlarının kapatılmaları için bir öngörü sunulsa da bu aksi birduruma da neden olabilecektir zira teknolojinin evimize kadar eğitimi bizlere en sade hali ile getirdiği bu dönemde "Uzaktan eğitimin" kaçınılamaz olduğu öne çıkacaktır. Ben de teknoloji ve yenilikleri yakından ve merakla takip edip bunların sunduğu imkanları eğitim faaliyetlerimde yeterince kullanmaya özen gösteren bir Matematik öğretmeni olarak, Yeni ders sistemlerinin yaygınlaşacağı kanısındayım. Bu maksatla uzaktan eğitim yazılımları hakkında küçük bir araştırma yapıp ileride kullanabileceğim bir kaç yazılımı not etmek istiyorum;


Bunlardan en önde gelenleri bana göre açık kaynak olanları olacaktır. Bu konuda özgür yazılım bizlere destek veriyor. Bakın özgür yazılı, uzaktan eğitim için bize neler sunuyor?
Uzaktan eğitim, fiziksel olarak birbirinden uzak eğitmen ve katılımcıların, teknolojik araçlar kullanılarak, planlı ve resmi bir şekilde oluşturulmuş öğrenme-öğretme sürecidir. Günümüzde çok daha yeni teknolojilerle yaygınlaşmaya devam etmektedir.
Uzaktan eğitim sistemleri, yalnızca eğitim kurumlarında değil; şubeleri, bayileri ya da dağıtık personelleri olan kurumlarin içeğitimlerinde de yaygın olarak kullanılmaktadır.
Uzaktan eğitim sistemleri ciddi kaynak gerektirir. Özgür yazılımlarla bu sistemlerin maliyeti azaltılabilir; istenildiği gibi özelleştirme olanağı sunar.

BigBlueButton
Çevrimiçi öğrenme-öğretme sürecinde web konferanslar sıklıkla kullanılır. BigBlueButton Linux, Windows, MacOSX üzerinde çalışabilen açık kaynak kodlu bir web konferans sistemidir. Ücretsiz, sınırsız, özelleştirilebilir bir kullanım sağlar.
  • Ses ve görüntü paylaşımı
  • Masaüstü paylaşımı
  • Dokümanlar yükleme ve sunma
  • Beyaz tahta uygulaması
  • Anlık mesajlaşma gibi özellikleri barındırır.

Sakai
Eğitim Yönetim Sistemleri, bireylerin bilgiye erişimini kolaylaştırmak, işbirlikli çalışma ortamı yaratmak, bilgi paylaşımını artırmak, bireysel farklıların göz önüne alınacağı bir öğrenme ortamı yaratmak amaçlarına hizmet eder. Web tabanlı eğitim yönetim sistemleri, uzaktan eğitimin bir parçası olarak kullanıldığı gibi örgün eğitimde de kullanımı yaygınlaşmıştır. Sakai java tabanlı özgür bir öğrenme yönetim sistemidir.
  • Ödev takibi
  • Günlük tutma
  • Sohbet
  • Takvim oluşturma
  • Duyuru ekleme
  • Tartışma forumu
  • E-posta arşivi
  • Sözlük ekleme
  • Haber ekleme
  • Kaynak ekleme
  • Çevrimiçi sınav yapılabilir.
bir başka isim Moodle ve bunlara benzer bir çok yazılım bu alanda şimdilik sessizce gelişiyor. Yazımı tamamlamadan önce günümüzde artık ders anlatımının ve bilgi sunmanın artık kara tahtalarla devam ettirilemeyeceği gerçeğini bir kere daha vurgulamak istiyorum. Teknolojiye uyum sağlayamazsak, Gelecek bir gün bizi yenecektir!

2 Nisan 2012 Pazartesi

" Öngördüğünden Geri Kalmamalı İnsan..."

Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen YGS (Yüksek Öğrenime Geçiş Sınavı)'nin ardından, Ülkemizdeki eğitim ve sınav sistemlerinin gençlerin emellerine ulaşmasında ne kadar zorlu yokuşların oluşturulduğuna bir kez daha kanaat getirdim. kendi mesleğini seçmesine bile izin vermeyen tamamen puana dayalı bir sistem ne kadar gönüllü meslektaşlar yetiştirebilir ki...

Okuduğu bölüme severek gitmeyen,gitse de Lisans öğreniminin sonunda boş bir levha gibi tekrar hayatta bir yer edinmeye çalışan milyonlarca genç nüfus harcanıp gidiyor. Bunların arasında gönlünce bir meslek edinip kazanım yapabilenlere ne mutlu ... Bir çok mühendis, veteriner, doktor vs. kendi işinin başına geçerken Kpss gibi seçme sınavlarına takılan mezunların sıkıntıları bir yana akademik bir başarı elde edebilmek için yıllarca yüksek öğrenim ders içerikleriyle uğraşmış insanların da bir yerlere gelebilmeleri için hala puan hesabı yapmaları ne kadar da üzücü! ve bütün bu şartları sağlasa da insanlar öyle nitelikli olmak zorundalar ki akıl almaz iş ilanları az da olsa bizlere fikir veriyor bir de şu üniversite öğretim elemanlarının ön koşulları yokmu? yıllarca başvurup sözlü ve yazılı bir çok elemede kaybettiğim ya da zaten alınacakların önceden belirlendiği bir sistemde sadece olasılığın bir parçası olabilmek için doldurduğum başvuru formlarından biri daha ama ne olursa olsun vazgeçmemeli insan eğer gelecek için öngörüyorsa, geride kalmamalı insan !

Tarih : 3 Nisan 2012 , Mustafa BARDAK

21 Mart 2012 Çarşamba

Yaklaşan YGS ve Sınav Kaygısı ...

Öğrencilerin okula ilk başladıkları günden itibaren sürekli bir hazırlık halinde olmaları ve sürekli sınavlara tabi tutulmaları sınav kaygısına neden oluyor. Öğrencilerin sınav öncesinde yaşadıkları stresin oluşturduğu karmaşık fizyolojik ve duygusal tepkilerin tümünü kapsayan sınav kaygısını atlatmaları için bazı özel methodlar bulunuyor.      
SBS, LGS, ÖSYS, ALES, YGS ve bunlar gibi daha birçok kısaltmanın öğrencilerin gündemini tamamen işgal ettiği günler artık kapıda. Bu üç dört harften oluşan sınav adı kısaltmaları, yüzlerce öğrencinin hayatındaki önemli mihenk taşlarını oluşturmak üzere. Uzun süredir bu sınavlara çalışmanın ve bu sınavların tarihlerinin yaklaşıyor olmasının sonucunda da bu öğrencilerin gözle görülür şekilde endişe hali yaşıyor olmaları olasıdır. Bu öğrencilerin girecekleri sınavların sonucunda elde edecekleri akademik başarı ya da başarısızlığın hayatlarına getiri/götürülerini yorumlamaları sonucunda sınav öncesinde yaşadıkları stresin oluşturduğu karmaşık fizyolojik ve duygusal tepkilerin tümüne “sınav kaygısı” denilir.

Öğrencilerin yaşadığı sınav kaygı belirtileri üç ana grupta toplanılabilir. Bunlar:
Duygusal Belirtiler: Sinirlilik, endişe/kaygı, panik, güvensizlik, çaresizlik, bunaltı/sıkıntı hissiyatı, karamsarlık, vb.
Zihinsel (Davranışsal Belirtiler): Unutkanlık, konsantrasyon/dikkat güçlüğü. Kaçınma davranışları (ders çalışmayı erteleme ve bahaneler uydurma gibi), kaçma davranışları (sınavı bitirmeme gibi), vb.
Fiziksel (Psiko-somatik Belirtiler): Çarpıntı, nefes darlığı, uyku düzensizliği, iştah artışı/azalması, titreme, baş dönmesi, ateş basması, bulantı, kusma, ishal, kan basıncının artış, vb.

Yukarıda anlatılan sınav kaygı belirtilerinin yaşanmasının öncelikli nedeni, sınavın kendisinden ziyade sınavla ilgili yapılan yorumlarının öğrencinin davranışlarını etkilemesidir. Bunu biraz açacak olursak, sınav kaygısı yaşayan öğrenci:

• Performansı ile ilgili olumsuz beklentilerde olabilir. (“Ben yeterince iyi değilim,” “Yeterince zeki olmadığımdan yapamayacağım.” vb.)
• Sınava yanlış/olumsuz anlam yükleyebilir ve/veya kendini alternatifsiz bırakabilir. (“Bu sınavı geçmezsem hayatım bitecek,” “Bu sınav benim ne kadar zeki ve başarılı bir öğrenci olduğumu gösterecek,” vb.)
• Önceki deneyimlerdeki fizyolojik tepkilerin tekrarlayacağı korkusu yaşayabilir. (“Daha öncekiler gibi ellerim titriyor, başım ağrıyor, midem bulanıyor. Yine başarısız olacağım,” vb.)
• Başkalarıyla kendini kıyaslama içine girebilir. (“Herkes benden daha iyi,” “Ayşe kesin yine benden daha iyi not alacak,” vb.)
• Çevrenin kendisini yargılama endişesi yaşayabilir. (“Bu sınavı geçemezsem aileme rezil olurum,” “Eğer başaramazsam, herkes ne düşünür,” vb.)

Sınav kaygısı yaşayan öğrenci olumsuz düşünce yapısı dışında da belli başlı bir kaç sebep dolayısıyla bu endişeyi deneyimliyor olabilir. Bunlar:
• Sınava gerçekten hazırlanmamış olmak
• Fizyolojik ihtiyaçların karşılanmamasına bağlı olarak düşük performansla sınava girecek olmak (Bir gece öncesinde alkol kullanmış olmak, uyumamış olmak vb.)
• Ailesinden/çevresinden başarılı olmasına dair baskı altında tutulmak olabilir.

Yaşanan bu kaygı ile başa çıkma methodlarını ise sınav öncesinde ve sırasında yapılabilecekler olarak ikiye ayırılabilir.

Sınav öncesinde kullanılabilecek methodlar:
Zihinsel Methodlar
• Öğrencinin kendini ve yeteneklerini tanıması ve olası beklentiler içine girmesi. (Bunun sağlıklı bir şekilde yapılması sınava mümkün olduğunca iyi hazırlanılmasına ve sınav konusuyla ilgili bilgiden emin olunması ön koşuluyla gerçekleşir.)
• Sınava yüklenen anlamın netleştirilmesi ve seçeneksizliğin önlenmesi (Bu sene sınavı kazanamazsam bir sonraki sene tekrar girebilirim veya diğer alternatiflerim şunlar şunlar olabilir gibi)
• Meli/ Malı düşünce kalıplarının farkına varılıp yeniden yapılandırılması (Sınavı kazanmalıyım yerine sınavı kazanmak istiyorum vb.)
Bedensel Methodlar
• Solunum Egzersizleri: Bir uzmandan öğrenilebilecek ve bedenin rahatlamasını sağlayacak methodlardır
• Gevşeme Egzersizleri: Yine bir uzmandan öğrenilebilecek ve bedenin rahatlamasını sağlayacak methodlardır
• Fizyolojik ihtiyaçların karşılanması: Düzenli uyku, beslenme, spor yapma vb

Sınav sırasında uygulanabilecek başaçıkma methodlarının başlıcaları ise:
• Konsantre olmak
• Süreyi iyi kullanmayı hedeflemek
• Heycanlandığı hissedildiğinde veya bir soru karşısında zorlanıldığında panik yapmak yerine başka bir soruya geçilmesi ve bu rahatsız edici duygunun kısa bir süre içinde geçeceğine inanılması
• Sınavda kolay gelen kısımların önce yapılması
• Fiziksel olarak rahat olmak (Kıyafetlerin ona göre ayarlanması, kaygı hissedildiği anda kısa bir nefes egzersiziyle kaygının azaltılması, vb.)olarak sıralanabilir.

Son olarak unutmamalıyız ki, sınav kaygısı öğrenilen bir davranış biçimidir. Kaygı ile ilgili öğrenilen bu bilgi yeniden yapılandırılarak kaygı ortadan kaldırılabilir. Yukardaki öneriler uygulandığı halde öğrenci hala sınav kaygısı ile ilgili bir sıkıntı yaşıyorsa bir uzmandan yardım alması yararlı olacaktır. Böyle durumlarda uzman, danışanının çarpıtılmış düşünce kalıplarıyla Bilişsel Davranışçı methodlarla ve travmatik anıları ile onları tekrar yapılandıran sistemlerle çalışılacaktır. Her ne kadar bu methodlar kısa sürede etkin sonuçlar veriyorsa da, uzmanlardan alınacak yardımın öğrencinin sınav tarihinin en az bir ay öncesinden başlamış olması tercih edilmelidir.

Amerikan Hastanesi
Psikoloji Bölümü
Uzman Psikolog Aslı Akkan

Amerikan Hastanesi Basın Bülteni

5 Kasım 2011 Cumartesi

Microsoft'un Yeni İşletim Sistemi Windows 8

Ve sonunda Windows 8 indirilmeye hazır. Microsoft'un en yeni işletim sistemini ücretsiz olarak indirmek için tek tıklama yetiyor. İşte detaylar.

Son günlerin gündemden düşmeyen konusu Windows 8'den haberler gelmeye devam ediyor. Eklediği çok sayıda özellik ile kullanıcıların beğenisini kazanan Microsoft, sonunda Windows 8'in indirilebilir sürümünü yayımladı. Basit bir şekilde temel işlevleri gerçekleştirip arayüzü tanıyabileceğiniz işletim sistemi, inceleyen hemen hemen herkesi kendine aşık etmiş durumda.


Windows 8 Developer Preview English, 32-bit (x86)

DOWNLOAD (2.8 GB)
Sha 1 hash - 4E0698BBABE01ED27582C9FC16AD21C4422913CC
Includes a disk image file (.iso) to install the Windows 8 Developer Preview and Metro style apps on a 32-bit PC.
Note: This download does not include developer tools. You must download the Windows 8 Developer Preview with developer tools 64-bit (x64) to build Metro style apps.

Windows 8 Developer Preview English, 64-bit (x64)

DOWNLOAD (3.6 GB)
Sha 1 hash – 79DBF235FD49F5C1C8F8C04E24BDE6E1D04DA1E9
Includes a disk image file (.iso) to install the Windows 8 Developer Preview and Metro style apps on a 64-bit PC.
Note: This download does not include developer tools. You must download the Windows 8 Developer Preview with developer tools 64-bit (x64) to build Metro style apps.


31 Ekim 2011 Pazartesi

MATEMATİĞİN AYDINLIK DÜNYASI BELGESELİ


MATEMATİĞİN AYDINLIK DÜNYASI BELGESELİ

1.Kısım



2. kısım Pi Sayısı



3. Kısım Pi Sayısı , Trihonometri ve Hipercus, Fraktallar (birbirine benzer şekiller),
Nötron Yıldızları ...


27 Ekim 2011 Perşembe

Video - Michael Jackson - Hold My Hand

MJ
çocukluğumda severek dinlediğim ve müthiş sesi ile yaratıcı danslarına hayran kaldığım pop müziğin kıralı... ölümüne gerçekten üzüldüğüm nadir Sanatçılardandır.

Michael Jackson - Sevgiyle anıyorum

Hold My Hand Ft. Michael Jackson

(Akon):
Akon And M.J (oh yeah)

(Michael):
Yeah!

This life don't last forever..
(Hold my hand)
So tell me what we're waiting for???
(Hold my hand)
We're better off being together
(Hold my hand)
Being miserable alone
(Hold my hand)

(Together):
Cause I been there before and you've been there before, But together we can be alright. (alright) (yeah)
Cause when it gets dark and when it gets cold we hold Each other till we see the sunlight.

So if you just hold my hand, baby, I promise that I'll do all I can
Things will get better if you just hold my hand
Nothing can come between us if you just hold, hold my, hold, hold my, hold my hand, hold my hand.

Akon:
The nights are gettin' darker (darker)
(Hold my hand)
And there's no peace inside (inside)
(Hold my hand)
So why make our lives harder
(Hold my hand)
By fighting love tonight
(So hold...)

(Together):
Cause I been there before and you've been there before, But together we can be alright. (alright)
Cause when it gets dark and when it gets cold we hold Each other till we see the sunlight. (ooh yeah)

So if you just hold my hand, baby, I promise that I'll do all I can
Things will get better if you just hold my hand (yeah)
Nothing can come between us if you just hold, hold my, hold, hold my, hold my hand, hold my hand.

Bridge:
I can tell that you're tired of being lonely (yeah)
Take my hand don't let go, baby, hold me (yeah)
Come to me and let me be your one and only (hold my hand)
Cause I can make it alright till the morning. (hold my hand)

I can tell that you're tired of being lonely (hold my hand)
Take my hand don't let go, baby, hold me (hold me)
Come to me and let me be your one and only (one and only)
Cause I can make it alright till the morning. (hold my hand)

Hold my hand, (yeah) baby, I promise that I'll do all I can (hold my hand)
Things will get better if you just hold my hand
Nothing can come between us if you just hold, hold my, hold, hold my, hold my hand, hold my hand

Hold my hand, (yeah) baby, (yeah) I promise that I'll do all I can (hold my hand)
Things will get better if you just hold my hand
Nothing can come between us if you just hold, hold my, hold, hold my, hold my hand, hold my hand..

12 Ekim 2011 Çarşamba

Einstein'ın Beynindeki 3 Önemli Fark

Bilim adamları, 1955′te ölen Einstein’in cesedini yakmışlar, beynini araştırmalar için almışlardı. Yapılan araştırmalarda Einstein’in beyninin 3 önemli farkının olduğu ortaya çıktı.
Elbetteki sizinkinden daha büyük. Fakat farklı bir şekli olduğunu da söyleyebiliriz.
Şüphesiz Albert Einstein’in zekası bütün zamanların en iyilerinden biridir. Bugünlerde bilim adamları, Einstein’in kavramları işlemede sadece eşsiz bir beyin yeteneğine sahip olmadığını aynı zamanda beyninin fiziksel olarak da farklı olduğunu söylüyorlar.
Einstien’in beyin özellikleriyle, benzer yaştaki dört insanın beyin özelliklerini karşılaştıran yeni bir araştırmada yapısal farklılıklar bulundu. Daha önce araştırma yapan bilim adamları, Einstein’in daha fazla beyin hücrelerine sahip olduğunu belirtirken, bu araştırma beyninin diğerlerinden daha büyük olduğunu ortaya çıkardı.
1955’de 76 yaşında ölen bu büyük matematikçi ve fizikçinin beyni, uzun yıllar boyunca araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Einstein’in cesedi yakıldı, sadece beyni bilimsel çalışmalar için korunmuştu.
Diğer araştırmacılar Einstien’in beyninin her bir nöronunda çok sayıda glial ( sinir sistemi destek dokusu) hücrelerinin olduğunu ve bu hücrelerin daha çok enerjiye ihtiyacı olduğunu ve enerji kullandığını bulmuşlardı. Bunun sonucu olarak beyin daha geniş çalışma kapasitesine ulaşır. Glial hücrelerinin vazifesi nöronlar için gerekli destek ve korumayı sağlamaktır.

Önceki araştırma, Einstein’in beynindeki nöronların yoğunluğunun daha büyük olduğu ve beyin zarının diğerlerinden daha ince olduğunu göstermişti.
Aynı zamanda Einstein’in, beynin matematik becerisinin olduğu varsayılan bölgede olağandışı bir tarzda oluklar olduğu ve diğer beyinlerden yüzde 15 daha büyük olduğu bulunmuştu. Farklılıkların kombine etkisi, matematiksel alana ait sinir hücreleri arasındaki bağlantıların daha iyi olmasına yol açmış olabilirdi.
Bu hafta yayınlanan en son araştırmaya ABD ve Arjantin’den bilim adamları katıldılar.
Araştırmacılar, “Einstein’in astrositik (merkezi sinir sistemindeki yıldız şekilli glial hücre) çıkıntılarının tabakalar arası terminal kitlelerinin boyutlarının daha büyük ve sayısının daha çok olduğunu” belirtiyorlar.  Bu farklılıkları tam olarak neyin etkilediği tam olarak belli değil. Araştırmacılar, bulduklarının basit bir yaşlanmanın işareti de olabileceğini hatırlatıyorlar.
Bununla birlikte araştırmacılar, Einstien’in beyninin benzersiz olamayabileceğini ve diğer insanlarında benzer beyne sahip olabileceğini, ancak hiçbir zaman aynı derecede kullanamayacaklarını belirtiyorlar:
“Belki de ‘özel’ beyin ve zekaya sahip birey sayısı sanılandan da fazla. Bunlar; sosyo-kültürel şartlar, hastalıklar sebebiyle beynin bu kapasitesinin pasifleşmesi, gebelik döneminde bebeğin risk altında olması, veya çocuğun büyüdüğü ortamın yetersiz olması sebebiyle görülemeyebilir.”
Araştırmacılar, beynin tek başına zeka derecesinin bir göstergesi olarak görülmemesi gerektiğini söylüyorlar. “Yoğun sosyal içerikli beyin ve zekaya sahip türler, örneğin insanlar, çoklu genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak bireyin özel yeteneğinin gelişebileceğini” belirtiyorlar.
Farklılıklar
1 – Önceki araştırmacılara göre, Einstein’in beyin zarı daha ince ve aynı yaştaki birisine kıyasla yüzde 15 daha büyüktü. Aynı zamanda glial olarak adlandırılan sinir doku hücre sayısı, ortalamadan daha fazla bulunmaktaydı.
2 – Einstein’in beyin dokusu daha büyük boyutta ve nodüller ( terminal kitleler) daha fazla sayıdadır. Böyle olması, onun beynini tam olarak nasıl etkilediği tam olarak bilinmiyor. Belki de bu, yaşlanmanın bir belirtisi de olabilir.
3 – Einstein’deki nodül miktarı başka insanlarda da bulunabilir. Hatta, benzer beyne de sahip olabilirler. Ancak, potansiyelleri ortaya çıkarma şansına sahip olamayabilirler.

Video Haber