Sayfalar

30 Nisan 2012 Pazartesi

Mbardak Android Uygulaması v.1.0



Daha hızlı erişim ve takip için Android uygulamasını indirin, websitesini Android Cep telefonunuzdan ve ya Ipad'inizden takip edin... Bu uygulama websitemin ilk android güncellemesidir.Matematik ders içerikleri ve test arşivi ile daha farklı uygulamlarla ilerleyen günlerde versiyon yükseltmelerim olacaktır..

Mbardak Android Uygulamasını İndirmek için tıklayın

Alternatif Link MbardakAndro.Apk indir


QR Code Tarayarak İndirin.


7 Nisan 2012 Cumartesi

Matematik Nasıl Gelişmiştir ...


İki macar soylusu matematik yarışması yapmaya karar verirler. Yarışma kurallarına göre taraflar sırasıyla birer sayı söyleyecekler ve en yüksek sayıyı söyleyen yarışmayı kazanmış sayılacaktır. "Peki" der soylulardan biri "sen başla" . Öteki soylu uzunca bir beyinsel çalışmadan sonra ürününü ortaya koyar "üç !". Sıra birinci soyludadır.

Onbeş dakika kadar kendisinden ses çıkmaz. Ama yüz ifadesinden bütün benliği ile düşünmekte olduğu bellidir. Nihayet acı gerçeği teslim etmek zorunda kalır : "sen kazandın".

Şimdi çoğunuz bu yazıyı okuduktan sonra garip şeyler düşünebilirsiniz :). "Soylu moylu bir insan bu kadar da ebleh olamaz".Neden ? Çünkü aşağı yukarı 5000 yıldır insanoğlu(soylular dahil) üçten yukarı saymasını biliyor.

Bugün insanoğlu yalnızca sayı saymasını bilmiyor. Geometri, cebir biliyor. Sonsuz küçüklerle uğraşıyor ve türev alıyor, tümlev alıyor. Türevsel denklem çözüyor. Olasılık kuramıyla, çizge kuramıyla, topolojiyle uğraşıyor.

Matematik dediğimiz bu uçsuz bucaksız bilgi denizini nasıl yarattı insanoğlu ? Bir görüşe göre içinde bulunduğu toplumun "üstünde" yaşayan matematikçilerin eliyle. Buna göre matematikçiler etkinliklerini içinde yaşadıkları toplumdan bağımsız olarak sürdürürler. Ama doğal olarak ortaya konan ürün teknolojiyi etkilediği için matematik toplumsal değişmede etkidi olur. Matematikçiler bu etkinlikleri süresince kendilerine hoş gelen ya da uygun gördükleri kavramlar, soyut varlıkları - biraz da keyfi biçimde- yaratırlar ve bundan sonra herşey mekanik bir mantıksal kıyas yöntemiyle önermeler zinciri halinde büyür, gelişir. Matematikçinin bu somut gerçeklikten uzaklığı, doğal ki onun ortaya işe yarar bir ürün koymasına engel değildir. Hatta çoğu kez bu ürün çok çeşitli uygulama alanları bulur. Böylece matematikçi içinde bulunduğu toplumu etkiler, ama metametik salt matematikçinin ürünüdür. Böylece döner, dolaşır toplumun gelişmesindeki itici gücün toplumdaki deha sahibi bilge kişiler olduğu sonucuna varırız.

Bu görüş gerçekliğin üstünkörü bir biçimde yorumlanmasından kaynaklanır. Matematikçiyi toplumdan soyutlayıp fildişi kuleye hapseder ve matematiksel gelişmenin matematikçinin iradesiyle kendiliğinden olduğunu varsayar. Oysa matematikçi ile içinde yaşadığı toplum ayrılmaz bir bütün oluşturur. Bu bütünlüğü gördüğümüz zaman ancak, nasıl olupo da toplumun teknolojik gereksinimlerini karşılayabilmek için matematiğin yavaş yavaş ama emin adımlarla bugünkü durumuna geldiğini anlayabiliriz.

Matematik yaşamın nesnel koşulları, onun varlığını gerektirince dünyaya geldi. İlk matematikçi belkide sürüsündeki hayvanları saymaya çabalayan bir çobandı ?

Tarımla uğraşan toplumların en ilkeli bile mevsimlerle ilgili sayısal bilgiye gereksinim duyar. Bu ise takvim yapma ile ilgili sorunların çözümünü gerektirir. İlkel toplumların hemen hepsinin takvim tutma, dolayısıyla astronomiyle ilgilendiklerini biliyoruz.

Fenikeliler gibi tüccar gemici toplumların ekonomilerinin bir muhasebe sistemine, mirası bölüşme kurallarına, denizcilik sanatına, kısacası aritmetik,geometri, astronomiye olan gereksinimleri tartışma götürmez. Bu gelişme ticarete dayanan her uygarlıkta yer alır. Babil'de ve eski Mısır'da aritmetik ve gometrinin, Hindistan'da da cebirin başlaması işte bu gelişme sonucudur. Eski Mısır'da Nil taşkınlarından sonra toprak sınırlarının yeniden saptanması sorunu da geometrinin Mısır'a özgü itici öğelerinden biriydi.

Toplumsal yaşamın gerektirdiği matematiksel gelişme belli bir düzeye eriştikten sonra matematik artık yalnızca uzmanların anladıgığı bir meta haline geldi. Toplumun egemenlerinin bir araya getirdiği ve beslediği bu uzmanlar toplumda bir kast oluşturdular. "Gizli Şeyler"i elinde tutan bu insanlar tekellerindeki bu bilgi birikimi dolayısıyla toplumda büyük güç kazandılar.

Şimdi buraya "gizli şeyleri" ellerinde tutan bu insanları yazımın başında sözünü ettiğim "toplumun üstünde yaşayan matematikçi" kavramı ile karıştırmamak gerek. Tam tersine bu kişiler "gizli şeyleri" ile toplumun gereksinme duyduğu işlevleri yerine getirdikleri için güçlüydüler. Örneğin Mısır'da zamanı kahimler ölçerdi. Zaman gündüzleri güneşi, geceleri de yıldızları gözleyerek ölçülürdü. Nil taşkınlarının ne zaman olacağınıda belirlerdi kahinler. Gene "gizli şeyşerin" içinde dairenin, çokgenlerin alanlarının, basit bazı cisimlerin hacimlerinin nasıl bulunacağı da vardı.Örneğin üstü kesik bir pramitin hacmini bulabiliyordu kahinler.

4 Nisan 2012 Çarşamba

Eğitimde Yeni Yaklaşımlar...

Günümüz teknolojisinde, Eğitimin 4+4+4 = 12 yıl olarak zorunlu hale getirilmesi ile yapılan köklü değişikliklerin yanı sıra geçen yıllarda FATİH( “Fırsatları Araştırma, Teknolojiyi İyileştirme Hareketi” ) projesi ile bu değişime zemin hazırlayan eğitim sistemimiz özel sektörün MEB'e katkılarının dışınca bence sanal ortamda bütün bunların dışında daha hızlı ilerlemektedir.
Gerek meslek hayatına yeni atanan eğitimci arkadaşların, gerek henüz mezun olmamış bir çok öğretmen adayının sanal ortamda kendilerine bir yer edinip, çeşitli konularda eğitim içerikli yayınlar hazırlamaları, slayt ve sunum paylaşmaları, ortak zümrelerin ders notlarını, yazılı sorularını ve hatta konu anlatımlarını içeren görüntülü ders paylaşımlarının gün geçtikçe arttığını görmekteyiz. Böyle bir sanal öğrenme ortamının içerisinde Özel Dershaneler ve Eğitim kurumlarının güncel ve teknolojik yenilikler sunmaları gerekliliği kaçınılamaz hale gelmektedir. Nitekim sınav sisteminin rahatlatılarak, Özel Eğitim kurumlarının kapatılmaları için bir öngörü sunulsa da bu aksi birduruma da neden olabilecektir zira teknolojinin evimize kadar eğitimi bizlere en sade hali ile getirdiği bu dönemde "Uzaktan eğitimin" kaçınılamaz olduğu öne çıkacaktır. Ben de teknoloji ve yenilikleri yakından ve merakla takip edip bunların sunduğu imkanları eğitim faaliyetlerimde yeterince kullanmaya özen gösteren bir Matematik öğretmeni olarak, Yeni ders sistemlerinin yaygınlaşacağı kanısındayım. Bu maksatla uzaktan eğitim yazılımları hakkında küçük bir araştırma yapıp ileride kullanabileceğim bir kaç yazılımı not etmek istiyorum;


Bunlardan en önde gelenleri bana göre açık kaynak olanları olacaktır. Bu konuda özgür yazılım bizlere destek veriyor. Bakın özgür yazılı, uzaktan eğitim için bize neler sunuyor?
Uzaktan eğitim, fiziksel olarak birbirinden uzak eğitmen ve katılımcıların, teknolojik araçlar kullanılarak, planlı ve resmi bir şekilde oluşturulmuş öğrenme-öğretme sürecidir. Günümüzde çok daha yeni teknolojilerle yaygınlaşmaya devam etmektedir.
Uzaktan eğitim sistemleri, yalnızca eğitim kurumlarında değil; şubeleri, bayileri ya da dağıtık personelleri olan kurumlarin içeğitimlerinde de yaygın olarak kullanılmaktadır.
Uzaktan eğitim sistemleri ciddi kaynak gerektirir. Özgür yazılımlarla bu sistemlerin maliyeti azaltılabilir; istenildiği gibi özelleştirme olanağı sunar.

BigBlueButton
Çevrimiçi öğrenme-öğretme sürecinde web konferanslar sıklıkla kullanılır. BigBlueButton Linux, Windows, MacOSX üzerinde çalışabilen açık kaynak kodlu bir web konferans sistemidir. Ücretsiz, sınırsız, özelleştirilebilir bir kullanım sağlar.
  • Ses ve görüntü paylaşımı
  • Masaüstü paylaşımı
  • Dokümanlar yükleme ve sunma
  • Beyaz tahta uygulaması
  • Anlık mesajlaşma gibi özellikleri barındırır.

Sakai
Eğitim Yönetim Sistemleri, bireylerin bilgiye erişimini kolaylaştırmak, işbirlikli çalışma ortamı yaratmak, bilgi paylaşımını artırmak, bireysel farklıların göz önüne alınacağı bir öğrenme ortamı yaratmak amaçlarına hizmet eder. Web tabanlı eğitim yönetim sistemleri, uzaktan eğitimin bir parçası olarak kullanıldığı gibi örgün eğitimde de kullanımı yaygınlaşmıştır. Sakai java tabanlı özgür bir öğrenme yönetim sistemidir.
  • Ödev takibi
  • Günlük tutma
  • Sohbet
  • Takvim oluşturma
  • Duyuru ekleme
  • Tartışma forumu
  • E-posta arşivi
  • Sözlük ekleme
  • Haber ekleme
  • Kaynak ekleme
  • Çevrimiçi sınav yapılabilir.
bir başka isim Moodle ve bunlara benzer bir çok yazılım bu alanda şimdilik sessizce gelişiyor. Yazımı tamamlamadan önce günümüzde artık ders anlatımının ve bilgi sunmanın artık kara tahtalarla devam ettirilemeyeceği gerçeğini bir kere daha vurgulamak istiyorum. Teknolojiye uyum sağlayamazsak, Gelecek bir gün bizi yenecektir!

2 Nisan 2012 Pazartesi

" Öngördüğünden Geri Kalmamalı İnsan..."

Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen YGS (Yüksek Öğrenime Geçiş Sınavı)'nin ardından, Ülkemizdeki eğitim ve sınav sistemlerinin gençlerin emellerine ulaşmasında ne kadar zorlu yokuşların oluşturulduğuna bir kez daha kanaat getirdim. kendi mesleğini seçmesine bile izin vermeyen tamamen puana dayalı bir sistem ne kadar gönüllü meslektaşlar yetiştirebilir ki...

Okuduğu bölüme severek gitmeyen,gitse de Lisans öğreniminin sonunda boş bir levha gibi tekrar hayatta bir yer edinmeye çalışan milyonlarca genç nüfus harcanıp gidiyor. Bunların arasında gönlünce bir meslek edinip kazanım yapabilenlere ne mutlu ... Bir çok mühendis, veteriner, doktor vs. kendi işinin başına geçerken Kpss gibi seçme sınavlarına takılan mezunların sıkıntıları bir yana akademik bir başarı elde edebilmek için yıllarca yüksek öğrenim ders içerikleriyle uğraşmış insanların da bir yerlere gelebilmeleri için hala puan hesabı yapmaları ne kadar da üzücü! ve bütün bu şartları sağlasa da insanlar öyle nitelikli olmak zorundalar ki akıl almaz iş ilanları az da olsa bizlere fikir veriyor bir de şu üniversite öğretim elemanlarının ön koşulları yokmu? yıllarca başvurup sözlü ve yazılı bir çok elemede kaybettiğim ya da zaten alınacakların önceden belirlendiği bir sistemde sadece olasılığın bir parçası olabilmek için doldurduğum başvuru formlarından biri daha ama ne olursa olsun vazgeçmemeli insan eğer gelecek için öngörüyorsa, geride kalmamalı insan !

Tarih : 3 Nisan 2012 , Mustafa BARDAK